Kafamda binbir soru uçuşuyor...önce yolu nasıl bulacağımdan başlıyor,Vialand'in uçan Roller Coaster'ına binmekten nasıl sıyıracağıma kadar düşüncelerim gidip her seferinde bu gerçeğe sert bir şekilde çarpıyor.. Evet sorun bundan nasıl sıyıracağımda. Kendi kendime nasıl olsa bir şekilde oyalarım,bundan mutlaka vazgeçiririm diyorum:)
Aslında yol gayet kolay,üstelik Vialand yol boyunca döşediği yönlendirici tabelalarla herşeyi düşünmüş. O kadar erken varıyoruz ki hemen hemen parkı biz açıyoruz desek yalan olmaz.
Büyük gri şato günün ilk ışıklarında tüm ihtişamıyla bizi kucaklıyor.
İtinalı görevliler elimize hemen büyük parkın haritasını veriyor ve sevimli bir trene doğru yönlendiriyor.. Gözucuyla baktığım haritada tam 27 tane aktivite alanı görüyorum. Kafamda dev Roller Coaster'ın binme sırasını hemen 27. ve son sıraya koyuyorum. Bütün umudum ilk 26'sından sonra bunu deneyimlemeye hali kalmayacak Karya'nın yorgunluğuna mutlak yenik düşeceği.. Müthiş yanılıyorum.Daha parka adım attığımız andan itibaren bir an önce ona binmeye yönelik cümlelerin her türlüsünü kuruyor..Soru şekli,demogojik şekli,inatçı şekli,tatlılıkla ikna şekli her türlüsünü bıkıp usanmadan deniyor:)
Biraz ötede çok yaratıcı bir makyöz çocuklara birbirinden güzel makyajlar yapıyor. Bunun beni kurtaracağına inancım tam,hemen sıraya giriyoruz. Usta makyöz fashion show makyajı yapacağını söylüyor. Birkaç dakika içinde profesyonel makyajlı süper havalı bir kızla başbaşayım:)
İlk istikametimiz Fatih'in Rüyası.. İstanbul'un Fethi'ni müthiş görsel gösterilerle izliyoruz..
Safari Tüneli'nde Afrika'nın balta girmemiş ormanlarında elimizde silahlarla vahşi hayvan avlıyoruz.. Büyük tabelada fotoğrafımızın altında en yüksek skoru elde ettiğimizi heyecanla okuyoruz. Sevinçle birbirimize sarılıyoruz..Avcılıktaki başarımız bizi olduukça cesaretlendiriyor ki istikametimiz Zindan. Kapıdaki görevli hayaletlerden korkan girmesin diyor ama sanırım partnerimi tanımıyor:)
Hayalet bizden korksun diyor ve giriyoruz tünele..Yüzümüzü ıslatan birkaç timsah dışında bir memnuniyetsizliğimiz yok, Karya'nın tek endişesi Başak burcunun çok bildik titizliğiyle 'bu su temiz midir acaba iris?' diye soruyor:)
Oradan çıkıp Çılgın Nehir'e gidiyoruz. Kıyafetimizi renkli yağmurluklar tamamlıyor. Döne döne şelalelerden aşağıya kayıyoruz..
ve Maceraperst..Parkın her tarafından görülebilen bu dev oyun alanından vazgeçmek hemen hemen imkansız.
En son 'hadi ne kaybedeceğiz,bir daha bunu yapabilir miyiz ki ikimiz beraber' cümlesine bir anda yenik düşüyorum. O kadar tatlı ikna ediyor ki 'hadi diyorum çabuk,ben vazgeçmeden binmeliyiz'.. Havalara uçuyor..Bu deyim gerçek olsaydı eğer işte tam da o an olurdu..Koşarak sıraya giriyoruz. Tembihlerimin bir bin para...Çok sıkı tutunacak,asla ellerini bırakmayacak,en öndeki ve en arkadaki vagona binilmeyecek,montunu ilikleyecek vs.vs.
Çantamızı görevlilerin yönlendirdiği dolaplara teslim edip biniyoruz vagonlara..Hem Mahatma Gandhi hayat hayatı hızlandırmaktan ibaret değildir dememiş miydi? Ne farkeder,bunun şu anda 10 yaşındaki Karya'ya hiçbirşey ifade etmeyeceğini düşünüp buna kendi kendime gülüyorum.
Çığlık çığlığa tutunuyoruz vagonlara.. İndiğimizde herşey sanki etrafımızda dönüyor.. Vialand'e gönül borcumuzu böylece ödüyoruz..Kimbilir belki biraz sonra yeniden geliriz, bir daha bineriz diye keyifle birbirimize göz kırpıyoruz.
Yağmurluklarımızı yine giyiyoruz.. Sırada Viking olmak var..Dev şelalerin dimdik parkurundan aşağıya uçacağız..Yağan sel sağanağa inat hemen uzun kayıklara biniyoruz..Yavaş yavaş zirveye tırmanan kayıklar büyük bir hızla yere yani nehire çakılıyor. Islanmayan hiçbir eşyamız kalmıyor.Ayakkabılarımızın içine kadar sular içindeyiz.. Kimin umrunda keyfimiz inanılmaz yerinde. Herkes yağmurdan kaçarken hınzırca birbirimize bakıp aynı parkuru bir daha yapmaya karar veriyoruz.. Bu ikinci turda yağan sağanak yağmurun da etkisiyle kayıklar daha boş.. Olsun biz vazgeçmiyoruz..Üstelik fotoğraflarımızın çekildiği noktayı da keşfetmiş olmanın mutluluğuyla ikinci turda, tam da o noktada ne kadar korkmuş olsak da olalım bir an o kameraya ne yapıp edip bakmaya çalışıyoruz:)
Dev kurutma kabinleri kurtarıcımız.. Ama öyle kalabalık ki vazgeçiyoruz.. Aklımız Vialand'de ve daha yapmak istediğimiz birçok eğlenceli aktivitede istemeye istemeye evimizin yolunu tutuyoruz..
Hürriyet Çocuk Kulübü ve Vialand herşeyi en ince detayına kadar düşünmüş ama bir tek şey hariç..Serenay Sarıkaya..Niye mi? Çünkü bugün çok iyi anlıyorum ki yanımdaki güzel arkadaşımın bütün gün adı dilinden düşmüyor.. Bugün belki karşılaşamadık ama karşılaşma umudumuzu hiç yitirmedik:)
Dünyanın en büyük gençlik hareketlilik projelerinden biri olan 'Gençlik Otobüsü'nün anketine göre en çok beğenilen oyuncu olduğunu olduğunu okumuştum,ama gerçekten bu kadar sevildiğini hakikaten bilmiyordum.. Bir ben,bir Karya bir de dolu dolu Serenay Sarıkaya 'nın sanal varlığı sohbetlerimize ve günümüze eşlik ediyor..
Çıkarken uzaktan kulağımıza çalınan bir Enrique Iglesias şarkısına da hemen neşeyle mırıldanarak eşlik eden tatlı arkadaşım bu süper kuşağın tercihlerine dair de müthiş güzel ipuçları verdi,inanılmaz umut verdi..
Kıpır kıpır bir kuşak geliyor..Hepsini sevgiyle kucaklıyorum..
İris CINGI
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder